Yazan, çizen insanları çok önemsiyorum.
Çünkü yazmak insanın kendini dinlemesi, kendisi hakkında, dünyası hakkında
düşünmesini tetikliyor. Okumak da öyle keza ama yazmak çok başka… Yıllar sonra
yazdıklarını okumak ve kendinle ilgili değişimi görmek zaman zaman utanç verici
olabilirken zaman zaman da gurur kaynağı olabiliyor. Kurmaca yazmak ise
bambaşka bir evren, bambaşka bir süper güç bana göre.
Bazen kendimle ilgili keşke çok
iyi bir yazar olabilseydim ya da çok güzel sesli bir yorumcu diye düşlüyorum. Bu
yeteneklere sahip insanlara çok imreniyorum. Keşke herkes yazmanın ve müziğin
sihirli gücünü keşfedebilmiş olsa. Sanırım o zaman dünya hayallerimizin de
ötesinde güzel bir yer olurdu. Vakitsizlikten yakındığımız her bir dakikanın,
saniyenin önemini çok daha iyi kavrayabilirdik belki. Çünkü yazmak insanın
durup dinlenmesi, dinlemesi demek…
Bu bloğu açalı bir yılı geride bıraktım, ama ben bile yazmak konusunda tembel davranıyorum. Bir iç dökme olarak, yazarak güçleneceğimi düşündüğüm, hayal ettiğim bu yolda ben bile kendimi yalnız bıraktım.